25 Mart 2015 Çarşamba
Kara Gül
İkimizde acemi birer aşıktık o zamanlar
Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan
Geriye ne kaldığını bilmiyordum seni tanıyana kadar
Ama farkındaydım yinede
Ne zaman seninle olsam
Tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah
Şimdiyse kırılgan mektuplar yazıyorum
Hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden
Malumun olsun ben sende ülkemi sevdim
Hüzün dolu yağmurlarla taşan boynu bükük nehirleri
Ben sende yolları sevdim
Dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla
Kaplı yolları
İkimizde acemi birer aşıktık aslında
Ne yapacağımızı bilmeden serseri dolaşırdık yollarda
24 Mart 2015 Salı
Aşk Sana Benzer
Bu sabah hem yağmur var, hem tertemiz bir gün, hem de tüm bunların üstüne biraz dinlenmeli diye düşündüm. Nasıl da dinlendiriyor şu şarkı, hadi dinlesenize :)
bir gün çıkıp gel uzak yollardan
benim can yaramı sarmak için
çünkü bir nefes ki aşk sana benzer
benim can yaramı sarmak için
çünkü derin bir nefes ki aşk sana benzer
gökte parlayan ay kalpte
incinen söz çölde
ışıldayan su sana benzer
hoyrat bir aşk içinde
yandım çok zaman
söyle koca bir hayat nasıl geçer
senle gecen her ömür sana benzer
şimdi söyle bu hayat nasıl geçer
sensiz geçen her ömür küle benzer
18 Mart 2015 Çarşamba
Çok Güzel...
Şu yazının altına imzamı atasım geldi :)
Kırklı yaşlardan sonra farkındalıklarım…
Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için…
Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok.
Benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim.
Artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum.
Oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum.
Çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok.
Aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum.
Uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum.
Farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan insanlardan kaçınıyorum.
Arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum.
Birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum.
Abartılar beni sıkıyor.
Ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok...
MERYL STREEP
5 Mart 2015 Perşembe
Öyle İşte...
Öyle durup dururken.
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam.
Anlıyorum ki,
Bahar gelmiş
Anlıyorum ki,
Kaçmak sürüklenmek vakti
Dolaşmak Galata da Hisarda.
Bırakmak işi gücü
Unutmak ekmeği tuzu
Çıkarıp potinleri
Denize daldırmak vakti
Yalın ayakları.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken,
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam.
Anlıyorum ki,
Mahvolmuşum…
O. Veli
4 Mart 2015 Çarşamba
Ne Zaman?
Her sene kendi doğum günümü kutluyorum buradan.
Geleneği bu yıl da bozmayayım dedim.
Yaş 36... Ne zaman?
Hayat akıp gidiyor, zaman hızla geçiyor...
Yaşlanmak değil bu, bir şeyleri ertelemek, bir şeyleri kaçırmak avucundan.
Keşkeler...
Ama her şeye rağmen..
Güzel mi? Evet ya güzel bu hayat...
Sağlıkla, huzurla İnşaAllah...
Bu şarkı da benim, kendime doğum günü hediyem olsun :)
Kelimeleri Konuşturan Adam...
Ahmed Arif bambaşka biri..
Hayatımda şiirlerinden en keyif aldığım şair diyebilirim.
Beni en derinden etkileyeni...
Boşa değil, yaşayan insan, yaşatıyor hislerini...
Yeni okuduğum kitaptan, Leyla Erbil'e yazığı mektuplardan birkaç satır ile bitireyim sözlerimi.
Ben susayım, Ahmed Arif konuşsun...
“Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş… hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum. Üşüyorum kapama gözlerini…”
"Seni sevmenin büyüklüğü başımı döndürüyor. Kalbim çatlayacak neredeyse. Önünde diz çöker, önce parmaklarını, avuçlarını, sonra sonra, hüngür hüngür yüzünü, saçlarını öperim."